(a) tersyüz, ters, altüst, içini dışına. He turned his pocket inside out. to turn everything
inside out: ortalığı altüst etmek. The wind blew the umbrella inside out. I turned the bag inside out, but there was no money in it. (b) mükemmelen, noksansız, kusursuz, dörtbaşı mamur, en ince ayrıntılarıyla, avucunun içi gibi.